Tarih boyunca pek az sporcu her spor dalının meraklıları tarafından böylesine tanınmış ve kabul görmüştür. Yine çok az sporcu bir spor dalını böylesine domine etmiş ve o spor dalının en büyüğü olarak tanımlanmıştır. İşte Micheal Jordan böyle bir oyuncu.
Kuzey Karoline Üniversitesi'nin basketbol takımındaki dikkat çeken performansı sonrası NBA draftlarına katılan Jordan, 1984 draftında Chicago Bulls tarafından seçilerek resmen NBA oyuncusu oldu. Daha ilk yılından itibaren oyunuyla ligde dikkat çeken Jordan, deneyim kazandıkça ligi domine etmeye başladı. Chicago Bulls ilk şampiyonluğunu 1991 yılında kazanan oyuncu, devam eden iki yılda da şampiyonluğu kazanarak üst üste üç şampiyonluk kazanma başarısını gösterdi. Babasının ölümünden sonra, babasının çok sevdiği beysbola yönelmeyi seçen Jordan, 1993-94 sezonunda basketbolu bırakıp profesyonel beysbol oyuncusu oldu. Fakat asıl alanının basketbol olduğunu anlayıp 94-95 sezonunda tekrar basketbola döndü.96-97-98 sezonlarında takımıyla tekrar şampiyonluklar yaşayan Jordan, 98 senesinde basketbolu bırakma kararı aldı. Basketbolu bıraktıktan sonra sahalardan kopamadı ve NBA'in o zamanki yeni takımlarından Washington Wizards takımının hisselerini satın aldı. İçindeki oynama aşkının bitmediğine karar verip 2001'de ortaklarından olduğu Washington Wizards takımında tekrar sahaya çıktı. Bu takımda 2 sezon basketbol oynadıktan sonra temelli olarak sahalara veda etti.
Jordan'ı farklı kılan şeyler, kendisinden önce yapılması hayal bile edilemeyen şeyleri yapmasıydı. Havada adeta asılı kalarak yaptığı elastik hareketler, top hakimiyeti ve rakibin belini kıran cross-over'ları, bloklanması imkansız olan geri çekilerek yaptığı atışlar ve en önemlisi tam bir 'Winner' olması. Kariyeri boyunca onlarca son saniye galibiyeti, hatta ve hatta son saniye şampiyonluğu getirdi Jordan. En büyüğü ve hafızalarda en çok yer edeni sanırım Utah Jazz'a karşı son saniyede attığı ve şampiyonluğu getiren basketiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder